OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI

OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI
OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI

27 Ekim 2011 Perşembe

VAN DEPREMİ 17 AĞUSTOS DEPREMİ ERZİNCAN DEPREMİ ADANA DEPREMİ

VAN DEPREMİ 17 AĞUSTOS DEPREMİ ERZİNCAN DEPREMİ ADANA DEPREMİ
Hepsinin ortak bir yönü var deprem olmaları. Bu ülkede yaşayanların zihinlerindede deprem oluşturmaları. Aslında hepsinin bir çok ortak yönü var bu ülke açısından. Bende bu ortak yönlerini sıralayacam. Depremler Türkiye'nin acı gerçekleridir. Acı olduğu kadarda üzerinde bilimsel çalışmalar, bilimsel ve tekniksel önlemler alınması gereken olaylardır. Peki biz depremlere karşı ne gibi önlemler aldık? Millet olarak depremlere karşı ne kadar bilinçlendik? Devlet olarak ne yapılması gerekiyor? Devlet depreme ne kadar hazırlıklı? Kandilli rasathanesi görevini yapabiliyormu? Kandilli rasathanesi neden deprem olaylarını doğru tahmin edemiyor? Kandilli rasathanesinde kimler görev yapıyor?

ERZİNCAN DEPREMİ, VAN DEPREMİ, 17 AĞUSTOS DEPREMİ, ADANA DEPREMİ ve irili ufaklı bugüne kadar yaşanmış onlarca deprem. Peki akıllanmamız için daha ne adar deprem olması gerekli? Türkiye'nin deprem dede diye bilinen deprem Profesörü Ahmet Mete Işıkara sadece dedemi? Ahmet Mete IŞIKARA (deprem dede) depremlerde ne gibi çalışmalar yapmış bir insan.

MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI UYUYORMU?
Ellerinde her türlü meteryal Türkiye'de mevcut. Sık sık deprem oluyor. Peki Makina Mühendisleri Odası bu tür olaylara karşı ekip kurmuşmu? Birileri diyebilir Makina Mühendisleri Odasının depremlerle ne ilgisi olabilir? Her türlü olaylara karşı makina ekipmanları geliştirirler. Arama kurtarma görevleri üzerine makina ekpmanları geliştirilebilir bu tip olaylara karşı. Neticede deprem olmadan hangi tür makinaların depremlere karşı kullanılabileceğini, hangi tip aletlerin depremlerde işe yarayabileceğini, nasıl bir makina yaparsan şu tip göçüklerde bu alet ve makinalar işe yarar? gibi bilgileri araştırmamaları için ve bugüne kadar bu tip aletleri geliştirememiş olmaları insanda odanın saygınlığının tartışılması gerektiğinin en büyük ispatı.

Depremlerde her kurum, kuruluş kendine göre önlemlerini almalı ve gerekli gördüğü araştırmalarını yapmalı. TÜBİTAK ne tür çalışmalar içinde bilmiyorum ama üzerinde devlet olarak ciddi anlamda araştırma geliştirme yapılması gereken olaylar bu tip doğa olayları. ABD, Rüsya'yı kendi ülkesi üzerinde doğal olaylara müdahale etmekle suçluyor. Çok değil geçen sene yılbaşında Moskova'ya kar yağdırmamılardı. Kar bulutlarını Moskova şehrinden uzak tutmayı başarmıştı Rus bilim adamları.

Peki Türkiye'deki depremler doğalmı, yapay depremmi? Kim bu konuda bilgi sahibi hiç kimse. Allah(c.c.) bilir. Birde teknolojisi çok fazla gelişmiş, bu depremleri yapay olarak deliştirebilecek kadar ilerlemiş ülkeler bilir. Asıl bilmesi gerekenlerin bilebilmelerinin imkanı malesef teknoloji olmadığı için yok.


BEN BURDAN SORUYORUM? DEPREM, KASIRGA, TOPRAK KAYMASI, YANARDAĞ PATLAMASI, SEL gibi doğal olaylardan daha büyük Silah yapılabilirmi? Kendi teknolojinizle bir deprem oluşturabilseniz bundan daha büyük bir silah yapamazdınız heralde. O ülke en fazla bu tür bir savaşa karşı 1 gün dayanabilirdi. Neden bu tür olaylar bilimsel yönden devlet tarafından araştırılmıyor? Oldu bitti, öldü gitti şimdi yas tutma zamanı. 3 gün saonra yasta bittti hadi geçmiş olsun. Bu kadar basitmi ya. Bu kadar ahmak bir milletmiyiz? ABD, Japonya gibi ülkelerde her türlü doğal olaylara karşı bilimsel araştırma içinde. Kendi geliştirdikleri teknolojik ekipmanları geliştirme peşinde. Ya biz... Ancak bazı basın yayın organlarında sansasyon yaratmak, para kazanmak için Tv programlarında tartışma yaparız, kitaplar yazarız ve makaleler yazarız.

KANDİLLİ RASATHANESİ NEDEN DEPREMİ DOĞRU TAHMİN EDEMİYOR?
Buda çok merak ettiğim bir konu 99 depreminin üzerinden 12 sene geçmesine rağmen, tıpkı 99 depremindeki gibi yanlış tahminlerde bulunmaya devam ediyor kandilli rasathanesi. 6,6 şiddetinde denilen deprem ABD 7,3 demesi üzerine ortası bulunarak 7,2 şiddetinde diye değiştirildi. 17 Ağustos depremindede 6,9 demişlerdi. ABD 7,2 şiddetinde diyine ABD li abilerin dediği doğru kabul edilmişti. Bizim deprem Profesörlerimiz biraz fazla spor (boks) la ve sosyal yaşamla uğraşıyorlar galibaki fazla bilimsel çalışma yapma fırsatı bulamamışlar. Medyatik yüzü olan bir başka Profesörümüz Deprem Dede Ahmet Mete IŞIKARA acaba bugüne kadar kaç bilimsel çalışma yapmışki o meviyi ele geçirmiş. Bu konular üzerine kaç tane bilimsel makalesi var Ahmet Mete IŞIKARA hocanın. Kusura bakmayın ama en özürlü insan bile deprem sırasında yapılması gerekenleri biraz araştırma ile yapabilir. Peki deprem sırasında yapılması gerekenleri öğretmek için mi Prof. görevi verilmiş (Deprem DEDE'ye) Ahmet Mete IŞIKARA'ya.

Buda Van depremin doğal olmadığını yapay olduğunu tartışmalara açacak bir video





Tekrar yakınlarını kaybetmiş insanlara Allah(c.c.) sabır versin, hayatını kaybetmiş insanlarımıza Allah(c.c.)'tan rahmet diliyorum. Artık aklımızı başımıza alma zamanı.
Kalın sağlıcakla...

23 Ekim 2011 Pazar

TÜRK ORDUSU SİLAHLARI, PKK TERÖR ÖRGÜTÜ VE ŞEHİTLER

TÜRK ORDUSU SİLAHLARI, PKK TERÖR ÖRGÜTÜ VE ŞEHİTLER
Türkiyede her geçen gün terör örgütüyle girilen çatışmalarda verilen zaiyatlara, yapılan ihmallere ve buna dair terör propagandası basın haberlerine rastlanıyor. Şimdi düşünmeden edemeyecem. En büyük terör örgütü, PKKmı yoksa basınmı? Her şehit haberlerinde arkaya ağlatmalık bir fon müziği (Trajedi veya duygu sömürüsü müziğide denilebilir.) ile birlikte verilen şehit haberleri. Aslında basın tarafından yapılan bilinçaltı bir diğer adıyla parapsikolojik yöntemlerle halkın beynine PKK ile savaşılamaz, istenildiği kadar savaşılsın yok edilemez, bu an hep akar mantığını yerleştirmek. Nitekim de bunu git gide başarıyorlar. Artık neredeyse milleti geri adım atacak hale getirdiler. Biraz daha bu böyle devam ederse, şehitler haksız, PKK terör örgütü haklı konumuna getirecekler milleti. Neyse şimdiki konumuz bu değil. Şimdiki konumuz TSK ve TÜRK ORDUSUNUN bölgede uyguladğı stratejik hatalar ve bu hatalara karşın affedilemez derecede gelen şehit haberleri.

TÜRK ORDUSU TSK'NIN BÖLGEDEKİ STRATEJİK HATALARI VE İLKEL ZİHMNİYETLE YÜRÜTTÜĞÜ HAREKAT VE KURDUĞU İLKEL KARAKOL YAPILARI

Neden böyle diyorsunuz diyecek olursanız; bölgede askerlik yapmış ve yapılan hataları bizzat görmüş bir asker olarak yazıyorum bunları. TSK isterse Güneydoğu Anadolu da kuş uçmaz. PKK terör örgütü değil 30 sene 24 saat dayanamazdı bölgede. İdareciler, yöneticiler ve generallerin bölgeye hiç gitmemiş bir eda ile umursamamazlıktan geldiği veya ilersini göremedikleri gerçeği. Aynı sorunlarla savaşan diğer ülke ordularına bu durumda bakmak yeterli. Gördüğüm en basit birkaç stratejik hata ve ihmal edilemez hata.

- Neden hala 3 ay eğitime tabi tutulan, acemi birliğinde silah görmemiş erler kurbanlık koyun gibi Güneydoğuda çatışmaya gönderiliyor.?

- Bölgede karakol, bölük, tabur, alay, tümen (neresi olursa olsun) çevrelerinde neden 30 senedir stratejik silahlar kurulamadı, geliştirilemedi? Nöbetçi gibi uzaktan kumandalı silah sistemleri geliştirilip bu askeri bölge çevrelerine kurulmadı.

- Hep aynı yöntemler kullaılmasına rağmen neden hala bu yöntemlerin önüne geçebilecek silah sistemleri araştırılıp geliştirilmiyor?

- Neden 30 senedir Nöbetçi, ANKA gibi silah sistemlerini ilk üreten ülke Türkiye değil?

Türk askerinin canı bu kadar ucuzmu ya? Kendim adına ben artık o bölgede KAHRAMAN olmuş, arkasından KAHRAMAN denilen şehit asker haberleri duymak istemiyorum. Bu ülkede yeterince KAHRAMAN zayi edildi. Ülkenin 3 te bir bütçesini yediği halde neden hala o bölgede çatısından su akan karakol var?

Bu tür savaş yöntemlerini en iyi uygulayan ülke kabul etsenizde etmesenizde, sevsenizde sevmesenizde İSRAİL. Aynı konumda oldukları halde İsrail Türkiyeyle mukayese edilemeyecek derecede ilerletti kendisini. Bu tür sistemlerin ilk çıkış yeri hep nedense İsrail. Heralde ülkemizde İsrail gibi düşünebilen hiç bir tane general ve yönetici yok. Malesef bizim paşalarımızın, yöneticilerimizin hepsinin bir İsrailli general kadar kafaları çalışmıyor. Bu 30 senedir sürdüğüne göre gerçek olarak çıkıyor karşımıza. Kabul etsenizde etmesenizde. Gerçekler bunlar. Şanlı Türk Ordusunun Düşünemeyen, Önünü göremeyen General ve yöneticileri...


Bir başka husus ise atalarımızın söylediği AT, AVRAT, SİLAH deyimi. Şimdi bazı ilerici gerizekalılarçıkıp örümcek beyinli, eski kafa, gerici gibi anlamını dahi bilmediği kelimeler edebilir. (Anlamını bilse kendine ve ejdadına sövmez. Bu tür insanlar benim gözümde insan değil, asalak ve gereksiz yere kafatasına konulmuş beyinli mahlugatlardır.) Bu gerçek ise son olarak F-16, füze, helikopter, tank, Anka gibi stratejik silahlarda ve Kıbrıs Barış Harekatında (Düşman gemisi olarak sistemde görülen talihsiz Muavenet Fırkateynimiz) gösteriyor kendisini. Kendi silahıyla savaşmayıp, başkasının ürettiği silahlarla zafer kazanabileceğine inanan Saddam, Kaddafi, El-Kaide gibi devrik liderlerin ve onların yanında bulunan generallerin sonlarını göremeyecek kadar budala değilsinizdir heralde.

Başka ülkelerden gelen silahlar neler kaybettirir?
Size satılan tankın aynısını ABD, İsrail kullanıyor olabilir. Ama Dışarıya saatıkları tankları bazı bölgelerine zayıf zırh kaplaması uygulayarak olaki bir savaşta o zayıf bölgeden saatıkları sizin elinizdeki tankları keklik gibi avlayabilirler.

Size sattıkları F-16 gibi uçakların sistemlerini kendileri yönetebilir ve istedikleri zaman silah bile kullanmadan düşürebilirler. (Aselsan yetkililerinin açıklamalarına dayanarak konuşuyorum. Aselsan yetkililerinin söyledikleri cümle aynen şu : Biz istersek uçağın sistemine gözle görülemeyen bir mikroçip yerleştiririz ve bu mikroçiple o uçağa silah bile kullanmadan düşürebiliriz.)


Sizlere sattıları Heronlardaki görüntüleri Eşzamanlı olarak Hem PKK hemde size sunarak sizi sattıkları sistemlerin ameleleri konumuna düşürebilirler.

Sizlere saatıları haberleşme cihazlarının kodlarına girerek haberleşme sistemlerinizi saf dışı bırakabilir veya istedikleri gibi sizleri dinleyebilirler. (Ergenekon Terör Örgütü olaylarını birebir örnek olarak verebilirim.)

En melek hali tüm bu saydıklarımı yapmamış olsunlar. Tamamen tertemiz duygularla, kara kaşınıza kara gözünüze hayran kaldıkları için bu sistemleri sizlere satmış olsunlar. O zamanda bilinki kendilerine daha ii sistem geliştirebilecek paraları sizlerin sırtından kazanıp, sizlere sattıkları silah sistemlerinin hammaddelerini bildikleri için o maddelere göre radar veya silah geliştirebilirler.  Diyelimki geliştirmedilerde sattıkları silahlara göre radar ve silah geliştirmediler ve tamamen aynı sistemleri sattılar sizlere. Kıbrıs ambargosundaki gibi silahsız ve malzemesiz kalacağınızı unutmayın. Hadi ambargoda uygulamadılar ve hem kendilerine hemde sizlere aynı silahları satıyor bu ülke, hatta okadar iyi ve mert bir ülkeki bu, siz o ülke ordusuyla savaştığınız halde hem size hemde kendi ordusuna aynı silahları birebir veriyor. O zamanda bilinki savaşı zaten kaybetmişiniz geleceğiniz ipotekleniyor. (ABD nin PKK ile savaşta Türkiyeyi borçlu bırakarak Türkiye'nin geleceğini ipotek altına alması gibi)

Ne demiş eskiler? En amiyane tabirle "Başkasının ............ gerdeğe girilmez. Girerim dersen o çocuk adınıda koysan senin çocuğun değildir."

Kalın sağlıcakla...

HİDROJEN SÜLFÜR

HİDROJEN SÜLFÜR - KARADENİZ DİP SUYUNDA KARADENİZİ 100 YIL AYDINLATACAK
Türk araştırmacılar, Karadeniz dibinde bulunan hidrojen-sülfürlü sudan hidrojen gazı elde etmeyi başardı.


Ar-ge çalışmalarını yürüten Dr. Mükerrem Şahin, Karadeniz'de hidrojen-sülfür oluşumunun jeolojik oluşumların etkisiyle sürekli olarak arttığının gözlendiğini söyledi
Son yapılan araştırma sonuçlarının, Karadeniz'de hidrojen-sülfür oluşumunun giderek yükseldiğini gösterdiğini aktaran Şahin, ayrıca bu kaynaklara Karadeniz'in 30-40 metre altında bile rastlandığını belirtti.
Dr. Şahin, yaklaşık 5 yıl süren araştırmaları sonunda, Karadeniz dip sularında yoğun olarak bulunan hidrojen sülfürden hidrojenin ayrıştırılarak bir enerji üretimine yönelik ar-ge çalışmalarını tamamladıklarını bildirdi.
Şahin, araştırmalarına ilişkin şu bilgileri verdi: ''Çalışmamız, enerjiden kaynaklanan cari açığın yüksek değerlerde olduğu ve önemli bir sorun olarak tartışıldığı bu günlerde yerli bir kaynağın kullanılabileceği husunda ümitlerimizi arttırdı. Hidrojen sülfürlü suyu, geliştirdiğimiz bir katalizör sistemi üzerinden geçirerek ekonomik koşullarda hidrojen gazı elde etmeyi başardık.


Projemizde, Karadeniz'in 40 metre altında bulunan kaynağın değerlendirilmesi ve ülke ekonomisine katılması hususunda ilk ciddi sonuçlara ulaşıldı. Şimdiye kadar Karadeniz'deki rezerv tespitleri için yalnızca Rusya, Gürcistan, Ukranya, Romanya gibi ülkelerde çalışmalar yapılmıştı. Ülkemizin de bu konuda eş zamanlı çalışması lazım.''


Şahin, yaptıkları fizibilite çalışmalarında, mevcut potansiyelin Karadeniz bölgesinin 100 yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini gösterdiğini bildirdi.


Konu hakkında bir dizi konferanslar verip üniversite öğrencilerinin ilgisini bu konuya çekmeye çalıştıklarını dile getiren Şahin, ''Bunun bir devlet politika haline gelmesi ve pilot tesislerin kurulup bu potansiyelin değerlendirilmesi için çalışmaların yapılması gerekiyor'' dedi.


Haberin Linki http://www.haber7.com/haber/20110829/Karadenizi-100-yil-aydinlatacak-bulus.php


BU HABERE CİDDİ DERECEDE EĞİNİLMESİ GEREKİR. YANLIZCA KURU BİR BULUŞ OLARAK KALMAMALI. GEREKEN ÖNEM VERİLMELİ. BU BULUŞ SANAYİYE VE DOLAYISIYLA GERİ DÖNÜŞÜMLÜ OLARAK EONOMİYE KAZANDIRILMALI.