OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI

OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI
OTEL EKİPMANLARI AKSESUARLARI

7 Kasım 2011 Pazartesi

İRAN İSRAİL SORUNU - İRAN İSRAİL SAVAŞI - İRAN İSRAİL SAVAŞI SONUÇLARI

İRAN İSRAİL SORUNU - İRAN İSRAİL SAVAŞI - İRAN İSRAİL SAVAŞI SONUÇLARI
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne operasyon düzenlemesi, Ortadoğu’da yeni bir krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu kriz şüphesiz bölgenin istikrarını bozmuş, özellikle Filistin-İsrail sorununun çözümünü zorlaştırmıştır. İsrail-Filistin sorunu Ortadoğu bölgesinin son 60 yıldır uğraştığı sorunlardan biridir. Bu sorun sadece iki tarafı değil, bölge ülkelerini de ilgilendirmektedir. İsrail’in Arap ülkeleri ve İran ile yaşadığı sorunlar buradan kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada, İran perspektifi açısındanson Gazze olayları ve bu doğrultuda İran İsrail ilişkileri ele alınacak, İran’ın İsrail-Filistin sorununa bakışı incelenecektir.


İran-İsrail İlişkilerine Kısa Bir Bakış
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, 1948 yılında, Ortadoğu bölgesinde yeni bir ülke olarak İsrail ortaya çıkmıştır. İsrail’i Türkiye’den sonra tanıyan ilk Müslüman ülke İran olmuştur. İran 1950 yılında İsrail’i tanıdığını ilan etmiştir. Ancak 1953 yılında, İran’da milliyetçi BaşbakanMusaddık’ın iktidarı döneminde İran-İsrail ilişkileri kısa bir dönemliğine askıya alınmıştır. Darbe sonucu Musaddık hükümetinin devrilmesinden sonra İran-İsrail ilişkileri gelişmeye devam etmiştir. Hatta Yahudi-Pers dostluğunun antik bir döneme dayandığı dile getirilmiştir. 1979 İran İslam Devrimi öncesi İran, İsrail için bölgede bir müttefik haline gelmiştir. Şah rejimi karşıtı silahlı güç olarak mücadele veren gruplar (Halkın Mücahitleri Örgütü, Halk Fedaileri Örgütü) bu rejimin müttefiklerini de düşman olarak görmekteydiler. İslamcı-Marksist ve Marksist olan bu örgütlerin üyeleri, Filistin’de El-Fetih’in karargâhlarında eğitim görüp İsrail güçlerine karşı savaşmaktaydılar.


1979 İran İslam Devrimi gerçekleştikten sonra, İsrail bölgede eski müttefikini kaybederek yeni bir düşman kazanmıştır. Devrimden birkaç gün sonra İsrail ile ilişkiler tamamen kesilmiştir. İran İslam Cumhuriyeti kurucusu Humeyni’nin, İsrail’i bölgede “gasıp güç” olarak ilan etmesi, İsrail’in bir gün yeryüzünden silineceğini açıklaması ve Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs günü olarak ilan etmesi, İran-İsrail ilişkilerini ciddi şekilde gerginleştirmiştir.


İran-Irak savaşı döneminde İsrail ile çok sert biçimde karşı karşıya gelmemeye dikkat eden İran, savaş sonrasında İsrail tarafından Filistinli örgütleri desteklediği için her zaman suçlanmıştır. 1994 yılında Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te Yahudi Merkezi’ndeki patlamadan İran’ın suçlanması, iki ülke arasında adı konulmayan bir savaşın başlamasına neden olmuştur. 1997’de İran’da reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin dış politikada tansiyonu düşürme stratejisini izlemesi iki ülke arasındaki ilişkileri yumuşatmasa da tırmanmasını engellemiştir. Ancak 2005 yılında aşırı muhafazakâr olarak bilinen Mahmud Ahmedinejad’ın İran cumhurbaşkanlığına seçilmesi ve İsrail’e karşı sert tavırlar sergilemesi akıllara, İran-İsrail savaşının çıkacağı ihtimalini getirmiştir. İsrail her zaman, İran’ın Filistinli örgütlere askeri eğitim verdiğini ve desteklediğini iddia etmektedir. İran ise bu iddiaya karşı Filistin’deki özgürlük hareketlerine manevi destek verdiğini savunmaktadır. İranlı yetkililerin İsrail’e karşı sert çıklamaları ve İsrail’in İran’a karşı yönettiği ithamlar, Ortadoğu’da suların durulmayacağının ve tarafların her zaman savaşa hazır bir şekilde bekleyiş içerisinde olduklarının işaretini vermiştir.


İRAN İSRAİL SAVAŞI VE SONUÇLARI
İran ile İsrail savaşması durumunda kimin kazanacağı konusunu bilmem. Lakin beni ilgilendiren boyutuda savaşı kimin kazanacağı değildir. Sonuçları ve Türkiye açısından oluşabilecek zararlarıdır. İran ile İsrail savaştıkları zaman Türkiye hangi taraftan yana olmalı. Türkiye'ye zararları neler olabilir?


İRAN İSRAİL SAVAŞINDA TÜRKİYE'YE ÇIKACAK FATURASI
Türkiyenin bölgede yanlızlaşması, israile karşı koyabilecek tek güç kalması, israile karşı müttefiksiz kalması, ortadoğudaki etkinliğinin adeta yok olması aklıma gelen en olumlu yorum şekilleri. Malesef böyle. Türkiye açısındandan en olumlu düşünce şekilleri bunlar. Türkiye açısından olumsuz gibi gelebilir sizlere ama daha olumsuz düşünce şekillerini yazmadın. İnanın bu olumlu düşünce şekilleri çok insaflı. Bakalım dünya bu saçmalığa bir kere daha seyirci kalabilecekmi. Türkiyede de atom reaktörü kurulunca sıra Türkiyeyemi gelecek. Peki İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, İsrail, Rusya, Çin, Kuzey Kore gibi nükleer silah sahibi ülkeler varken neden İran. Malesef bu saydığım ülkeler dünyanın kabadayısı biziz diyorlar. İnşallah Türkiye olası bir savaşta İranla birlikte hareket eder. Müttefik olarak savaşa girer. Aksi takdirde ilerde tek başına savaşmak zorunda kalacak. Bölgeye bakın güçlü başka ülke müslüman bir ülke varmı? İnanıyormusunuz siz İsrail'in, AB'nin ve ABD'nin dostumuz olduğuna veya olucağına. Türkiye olarak bir kutup seçilecekse mutlaka bu kutupun yönü ASYA ülkeleri, olmalı. Yani Çin, Rusya, Japonya, Kore gibi ülkelerle Afrika ve Ortadğudaki müslüman ülkeleri çevresinde toplayarak yeni bir pakt kurmak, müttefik bir birlik oluşturmak zorundadır. Ama kesinlikle AB, İsrail ve ABD bu paktın değil içinde kenarında dahil olmamalı. Türkiye'nin dostu kesinlikle AB, ABD ve İsrail değildir. Bunları illa bi kefeye koymak gerekiyorsa oda düşman kefesine konulmalıdır. Bazılarınız yeşilci, dinci veya gerici olarak yorumlayabilir. Öncelikle konuşmasından dolayı insanları bu tip kalıplara koyan bir kişi dar fikirli ve gerçek bir embesildir.


AB, ABD ve İSRAİL'İN TÜRKİYE'YE ZARARLARI
Türkiye'nin sömürülmesi, geri kalması, Türkiye'ye uygulanan gümrük kazığı ve patent anlaşmaları ile teknoloji üretebimek için mutlaka AB, ABD patent  bürolarını ziyaret etmek gerektiği gibi.

1 yorum:

  1. Paylaşımlarınız işimizi gördü ve sık sık bloğunuzu takip etmeye başladık.Asp tasarim firması olarak paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz.

    YanıtlaSil